Teslimat dünyasında yeni çılgınlık: Hindistan’da teslimat firmaları, sipariş edilen ürünü 10 dakikada yetiştirmek için yarışa girdi. İletmen’in CEO’su Özgür Duruöz, “Bu sistem, Türkiye’ye de gelir” diyor.
Emre ERGÜL
Quick commerce… Türkçesi “Hızlı Ticaret…” Özü şu: Online alışveriş hizmeti sunan süpermarketler veya yiyecek teslimatı yapan markaların, kolay tüketim ürünlerini çok kısa süreler içinde teslim etmeyi vaat ettiği bir e-ticaret kavramı… Tahmin edebileceğiniz gibi bu kavram, pandemiyle birlikte tüm dünyadaki teslimat şirketlerinin kaidesi oldu.
Ancak dünyaca ünlü New York Times gazetesinin 6 Ocak manşetinde de görüldüğü gibi Hintli teslimat firmaları bu “quick commerce”ü “biraz” abartmış durumda. Yerli ve yabancı yatırımcıların milyarlarca dolar akıttığı Hint pazarında yer edinmek isteyen teslimat şirket ve startup’ları “dakika” politikalarıyla sınırları zorluyor. Örneğin, Swiggy Instamart’ın sloganı şöyle: “Dakikalar içinde sizde.”
Rakibi olan Zepto ise çıtayı bir üste çıkartıyor: “10 dakika içinde getiriyoruz.”
Gazete, “Soğanınızın dakikalar içinde gelmesini ister misiniz?” başlığıyla teslimat dünyasının böyle bir aceleciliğe ihtiyacı olup olmadığını sorgularken; motokuryelerin güvenliklerini de masaya yatırıyor. Center for Studies in Social Sciences adlı Kalkütalı thinktank’ten Saibal Kar, “Birileri bu sistemin bedelini ödeyecek. Bu kişiler de sanırım çalışanlar olacak” diyerek kelle koltukta dakikalara karşı yarışan motokuryelere dikkat çekti.
‘Akımlar artık dünyaya Asya’dan yayılıyor’
Hindistan’daki teslimat firmaları, ayda 540 dolar (9,940 lira) maaş vaat ederken, New York Times’a konuşan kuryeler rakamın şişirilmiş olduğunu belirtip, daha az maaş aldıklarını söylüyor. Örneğin, Stanford Üniversitesi’nden atılma iki öğrencinin kurduğu Zepto, günde 14 saat mesai isterken, ayda 240 dolar (4 bin 420 lira) maaş ödüyor.
Türkiye’de bir motokurye saatine 35 TL, teslim ettiği paket başına da 5 TL kazanıyor. Haftada 1 gün izin yapıp, 6 gün günde 10 saat mesai yapan bir kişi, sadece mesaiden (artı-eksi) 9 bin lira kazanıyor. Teslim edilen paket sayısına göre aylık kazancı en az 15 bin lirayı bulabiliyor.
Hindistan’daki “10 dakikada teslimat” çılgınlığını, İstanbul merkezli mikrolojistik girişimi İletmen’in CEO’su Özgür Duruöz’e sorduk.
“Bu akım Türkiye’ye de gelir mi?” sorusuna Duruöz’ün cevabı net: “Gelir. Çünkü dünya artık küresel bir ev oldu. Dünyanın bir yerinde bir şey çıkıyorsa, öteki tarafında mutlaka çıkacaktır. Ama sistem değişti. Eskiden bu gibi olaylar, ABD’den başlar, dünyaya yayılırdı. Artık Asya’dan yayılıyor.”
Hızlı teslimatın Türkiye’ye de geleceğini belirten Duruöz, “Ama 10 dakikada mı olur, başka yolla mı olur, ona bakmak lazım” dedi.
Duruöz, İletmen’in de benzer bir proje üzerinde çalıştığını belirtip şu örneği verdi:
“Diyelim ki, son kullanıcı, bir saat markasının internet sitesinden alışveriş yapıyor. Şirket de saati kargoyla gönderiyor. Oysa, şu sistemi getirdik. Farz edelim ki, son kullanıcı Ataşehir’de oturuyor. Şirkete ‘Merkezden kargoyla gönderme. En yakın Ataşehir şubenden dakikalar içinde gönderelim’ diyoruz.”
Bu sistemi “e-ticaretten q-ticarete (Quick ticaret) dönüş” olarak tanımlayan Duruöz, “Ancak sistem, [Hindistan’daki gibi] motorcunun sırtına binip ‘Şu kadar dakikada götür’ olmamalı” dedi ve ekledi: “Mağaza, stoğunu doğru yönetebilirse bu proje hayata geçer. Perakende şirketleri e-sayfalarında son kullanıcıya kendisine en yakın mağazayı seçtikten sonra alışverişe devam ettirse bu sistem olur, olacak da.”
‘Ürüne hemen ulaşmak isteği insan dürtüsü’
New York Times’ın manşetten işlediği konuyu, “İnsanlar, soğana dakikalar içinde ulaşmak zorunda mı?” diye soruyoruz. “Bu noktada insan dürtüsü devreye giriyor” diyen Duruöz, hepsiburada’nın yaptığı bir araştırmayı anımsattı:
“Hepsiburada, slotlu (saatli) teslimat yapan ilk şirket. Eskiden ürünü kargoyla gönderiyorlardı. Kaç günde gitmiş, kargo şirketinin sorunuydu. Hepsiburada, son kullanıcıya slotlu teslimat seçeneğini sundu. Gün içinde hangi saat aralığında teslim almak istediklerini sordu. Yüzde 90, günün en erken slotu olan, 10-12’yi seçti. İşin ilginç tarafı, bu yüzde 90’ın da yüzde 90’ı plaza çalışanları. Yani bütün gün plazadasın zaten ama ürünü en erken saatte istiyorsun. Bu, ürününe hemen ulaşma dürtüsü.”