Savaş, kıtlık, bunalım gibi olağanüstü dönemlerde mevcut talebi kısmak için uygulanan tayınlama yönteminin, karbon emisyonlarını azaltmak için etkili bir yol olabileceği ortaya çıktı.
Leeds Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırmaya göre İkinci Dünya Savaşı’nda kullanılan tayınlama yönteminin, karbon emisyonlarını azaltmanın etkili bir yolu olabileceği sonucuna varıldı. ‘Ethics, Policy and Environment’ dergisinde yayınlanan makalede, tayınlamanın sera gazı emisyonlarını hızlı ve adil bir şekilde azaltmasına yardımcı olabileceği savunuldu.
Araştırmaya katılım gösterenler arasında Leeds Üniversitesi’nin Disiplinler Arası Etik Uygulama Merkezi, Sürdürülebilirlik Araştırma Enstitüsü ve Tarih Okulu genelinden kişiler yer aldı. Karbon tayınlaması ile insanların ihtiyaçlarına yönelik kaynakların adil bir kısmının alımına izin verileceği ve bu sayede de gezegenin korunmasının sağlanacağı belirtildi.
Enerji krizi meselesine de fayda sağlayabilir
Tayınlama yöntemine ilişkin değerlendirmede bulunan Utrecht Üniversitesi Adil Enerji Konsorsiyumu Doktora Sonrası Üyesi ve ortak baş yazar Dr. Nathan Wood, “Tayınlama kavramı, yalnızca iklim değişikliğinin hafifletilmesinde değil, aynı zamanda çeşitli diğer sosyal ve mevcut enerji krizi gibi siyasi meseleler” dedi.
İkinci Dünya Savaşı kayıtları incelemelerine göre kaynakların kıt hale geldiği süreçte Birleşik Krallık halkı için zorunlu gıda tayınlaması uygulamasının, gönüllü girişimlerden daha etkin olduğu görülmüş. Tayınlama politikalarının tarihine bakıldığında yeterlilik sağlamak adına kaynaklara vurulan kilit, çoğu insan için uygun fiyatlı tutulan mallar üzerinde de fiyat kontrollerine doğrudan etki ettiği görülüyor. Bunun sonucunda ise İkinci Dünya Savaşı esnasında yaşanan kıtlıklara rağmen yetersiz beslenme oranlarının düştüğü görülmüş.
Satın alınan her parçanın karbon ayak izi var
Bulgulara göre İkinci Dünya Savaşı döneminde kullanılan tayınlama yöntemi ile iklim krizi arasındaki temel fark ise halkın algısı. Günümüzde binlerce giysi, alet ve ürün tıklama yoluyla kolaylıkla ulaşılabilir hale geliyor. Fakat alınan her parça, gezegende karbon ayak izi bırakarak salımın miktarını artırıyor. Araştırmanın ortak baş yazarı olan ve Leeds Disiplinler arası Etik Uygulamalı Merkezi Öğretim Üyesi Dr. Rob Lawlor, iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerini azaltmanın istendiği noktada, karbon salımının sınırı olduğuna dikkat çekiyor.