Sınırda karbon vergisi uygulamasının ilk aşaması ekim ayında hayata geçecek ancak henüz ülkemizde gerekli sertifikayı verecek akredite Türk şirket bulunmuyor. Şirketlerimiz çevreyi ne kadar kirlettiklerini ölçebilmek için AB merkezli sertifika şirketlerine binlerce euro ödemek zorunda.
Özlem ERMİŞ BEYHAN
Avrupa Birliği (AB) bu yılın ekim ayından itibaren ürün ithal edeceği belirli sektörlerdeki şirketlerden üç ayda bir karbon sertifikası isteyecek. İhracatının yüzde 70’ini AB’ye yapan Türkiye’de halen bu sertifikayı verecek akredite bir kurum bulunmuyor. Bu nedenle Türk şirketler Avrupalı firmalara sertifika için binlerce euro ödemek durumunda.
Türk şirketler için bunun büyük bir sıkıntı olduğunu, İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray anlattı. Bu yılın ekim ayında başlayacak uygulama kapsamında 1 Ocak 2026 tarihine kadar AB’ye ihracat yapan ilgili sektörlerdeki şirketlerin çevreyi ne kadar kirlettiklerini gösteren belgeyi resmi makamlara sunmaları gerekiyor. Karbon emisyonunu ortaya koyan bu belgeler akredite kuruluşlarca hazırlanmak zorunda. Ancak şu an Türkiye’de bu belgeyi verecek akreditasyona sahip bir şirket bulunmuyor. Nuray, Brüksel’e giden birçok ihracatçı firmanın bugünlerde bu sorunu gündeme getirdiğini anlattı. İKV Brüksel Temsilcisi şu bilgileri verdi: “Bugüne kadar AB’ye ihracat yapan değer zincirinin bir parçası olan Türk şirketler bu belgeyi çıkardı, çıkarıyor. Ancak ihracat yapan şirketlerimiz için çok yeni bir belge bu ve zorunlu olmasına rağmen Türkiye’de bu belgeyi verebilecek, AB’den akredite bir kurum bulunmuyor.” Uzmanlar ekim ayına kadar akreditasyon sürecinin tamamlanmasının zor olduğunun da altını çizdi.
Aynı sorun CE Belgesi sürecinde de yaşanmıştı
Avrupa Birliği ve Küresel Araştırmalar Derneği (ABKAD) Başkan Yardımcısı Can Baydarol da sınırda karbon vergisi konusunda Türkiye’de “sağırlık” olduğunu söyledi. Baydarol konunun şirketlerin ana gündeminde olması gerektiğini belirterek, “Hazırlığa başlanmazsa 2026’da önlerine gümrük vergisine eş bir vergi çıkartılabilir” uyarısı yaptı. Baydarol, Türkiye’de henüz sertifika verme noktasında akredite bir kurum olmadığını, ekim ayına kadar süreç tamamlanmazsa şirketlerin Avrupa’ya ihracat yapmak için Avrupa’dan belge ithal eder konuma düşeceklerini belirtti.
İKV Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray hatırlattı, aynı sorun CE belgesinin zorunlu hale geldiği 2002 yılında da yaşanmış, Türk şirketler ürünlerini satabilmek için Avrupalı sertifika şirketlerine yüzbinlerce euro akıtmıştı. Nuray, önümüzde de benzer bir süreç olduğu uyarısı yaptı. Nuray, “Türkiye’de akreditasyonu olan şirketlerin akreditasyonları da iptal edilmiş. Türk şirketler şu anda tamamen Avrupa merkezli sertifika şirketlerine mecbur kalmış durumda. Bu durum rekabet açısından da doğru değil çünkü böylece şirketlerimiz bir nevi Avrupalı rakiplerini finanse eder duruma geliyor. Para ülke içinde kalmıyor, AB’ye gidiyor” dedi.
Türk ihracatçı şirketler konuyu hızla öğrenmeye çalışıyor. Konya Ticaret Odası Başkanı Selçuk Öztürk, İklim Kanunu’nun çıkması sonrası Türkiye’de sistemin daha da oturacağını, karbon borsasına dair belirsizliklerin de ortadan kalkmasını beklediklerini belirtti. Brüksel’de bulunan uluslararası vergi ve transfer fiyatlandırması danışmanı Melahat Canan Aladağ ise karbon vergisi gibi iklim değişikliği ve diğer toplumsal konularda katkı olarak vergi ve sertifikasyonların çok uluslu işletmeler içinde verginin rolünü tamamen değiştirdiğini, vergi departmanlarının operasyonların sürdürülebilirliği için çok çabuk aksiyon almaları gerektiğini iletti.
Süreç nasıl işleyecek?