Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden 15 gün geçti. Bölgeye yönelik büyük bir dayanışmaya tanık olduğumuz bugünlerde, yardımlar birikirken gördük ki en büyük eksiklik koordine sıkıntısıydı. TKYD Başkanı Dr. Tamer Saka, sonraki süreç için görev dağılımının nasıl olması gerektiğini DÜNYA’ya anlattı.
Başak Nur GÖKÇAM
Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, Türkiye’nin yönetim ve hazırlık sistemlerinin yanı sıra hem hazırlık hem de müdahale planlarının da detaylı bir şekilde hazırlanması, test edilmesi ve belli zaman aralıklarıyla gerçek nitelikte tatbikatlar yapılmasının önemine vurgu yapan açıklamalarda bulundu. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından ülke olarak son derece pozitif bir görüntü verildiğini belirten Saka, “Gerek kamu kurumları, gerek özel kuruluşlar, gerekse gönüllülerle birlikte birçok koldan bölgeye çok hızlı bir şekilde yardımlar aktı. Tabii bu kadar geniş bir coğrafyaya yayılmış, bu kadar fazla nüfusu etkilemiş bir depremde bazı koordinasyon problemleri olmasını doğal karşılamak lazım. Ancak şu da açıktır ki özellikle deniz ulaşımı ve hava ulaşımı konusunda daha koordineli bir hazırlık olabilirdi ki müdahaleyi çok daha etkin hale getirebilirdi” dedi.
Daha çok deprem yaşayacağız
“Bu bizim için son deprem değil” hatırlatmasında bulunan Saka, “Maalesef ülkemizde yüzyıllar boyunca, önümüzdeki dönemde birçok büyük deprem daha yaşayacağız. O yüzden bu yetkinliğimizi Türkiye’nin önemli bir kurumsal yapısı haline getirmemiz gerekiyor. Türkiye’yi dünyanın deprem konusunda en iyi, en hızlı, en kapsamlı müdahale eden ülkesi haline getirmemiz son derece önemli” diye konuştu. Her depremin etkisinin birbiriyle kıyaslanmayacak şekilde farklı olduğunu belirten Dr. Saka, depremin etkisi ne kadar büyük olursa olsun mutlaka A, B ve C planı olması gerektiğinin de altını çizdi.
Temel insani ihtiyaçlar devlet sorumluluğunda
STK’lar üzerindeki koordinasyon işlevinin depremlerden bağımsız oluşturulması gerektiğine dikkat çeken Saka, “Bu tip felaket durumlarında yardım çabalarının gerçekten yine devletin kurumlarıyla bir düzen içerisinde çok daha düzenli ve hızlı bir şekilde yapılması gerekiyor ki elimizdeki kaynaklarımızı da doğru şekilde kullanalım” dedi. Felaket sonrasında en önemli şeylerden birinin de güvenlik olduğuna altını çizen Saka, beslenme, temizlik, hijyen, barınma gibi temel insani ihtiyaçların karşılanmasının da önemli olduğunu ekleyerek “Bu konuda temel sorumluluğun devlet kurumlarında olduğunu unutmamamız gerekir” diye konuştu.
Yeni teşvik politikasına ihtiyaç var
Bölgenin sanayi açısından önemli bir ağırlığı olduğunun altını çizen Saka, “Özellikle İskenderun, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Adana’da istihdam sağlayan önemli yapılar, şirketler var. Endüstriyel yapılar depremde çok büyük hasar görmediler. Ancak oradaki değişen nüfus yapısı ve özellikle küçük işletmelerin ortaya çıkarabileceği problemler dikkate alındığında mutlaka o bölge açısından yeni bir teşvik politikasıyla yatırım atağına geçmemiz gerekir” ifadelerinde bulunarak, bunu yaparken de endüstriyel yatırımı az ama katma değeri yüksek ürünler açısından orasını cazibe merkezi haline getirmenin doğru olacağını ekledi.
Sorunların birçoğunun temelinde yönetim problemi olduğuna vurgu yapan Saka, yönetsel modellerimizin gelişimi üzerinde durulmasına dikkat çekti.
Deprem Bakanlığı’na ihtiyaç var
Dr. Tamer Saka, depremin öncesi ve sonrasında mücadele etmek için bütüncül politikalara ihtiyaç olduğunu belirterek, öncelikli işin depremle mücadele stratejisi oluşturmaktan geçtiğini söyledi. Deprem konusunun İçişleri Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Çevre Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı gibi birçok bakanlığın da alanına girdiğine değinen Saka, “Belki de bu konuyu artık bizim ayrı bir bakanlık seviyesinde, ‘Deprem Bakanlığı’ veya ‘Koordine Bakanlığı’ oluşturarak çok daha üst seviyede ele almamız gerekebilir” önerisinde bulundu. Depremlerin ardından barınma ve istihdamın büyük bir sorun teşkil ettiğini söyleyen Saka, ”Bölgenin yeniden kalkınması ve istihdamı tabii ki son derece kritik. Bölgenin Türkiye’ye model teşkil edecek şekilde yeniden yapılanması gerekir” dedi.
Hedefimiz Türkiye’de gitmediğimiz il bırakmamak
Dr. Tamer Saka, TKYD olarak asıl hedeflerinin Cumhuriyetimizin 2’inci yüzyılını karşılamaya hazırlandığımız dönemde kurumsal yönetim konusunu tartışmak ve konuşmak olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti: “Bununla ilgili Anadolu Panelleri çalışmamıza devam edeceğiz. Gitmediğimiz illere gideceğiz ve dolaşacağız. Hedefimiz Türkiye’de gitmediğimiz il bırakmamak. 2023 yılında da yine belli bir plan dahilinde Türkiye’nin önemli üretim merkezlerini ziyaret ediyor olacağız. Sırf bununla da kalmayacağız. Depremden etkilenen bölgelerimizde de bu noktadaki işletmelerimizin kurumsallaşmasına destek olacağız.”