“110 milyon tonluk enkazın depolama alanları doğru belirlenmeli”

Deprem nedeniyle yıkılan ve hasarlı olmasından dolayı yıkılacak binlerce binanın yaklaşık 110 milyon tonluk enkaz oluşturacağını belirten Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, bu ağırlıktaki bir enkazın depolanacağı alanların konumunun büyük önem taşıdığını söyledi.

“110 milyon tonluk enkazın depolama alanları doğru belirlenmeli”
REKLAM ALANI
Yayınlama: 22.02.2023
2
A+
A-

Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ortaş, yaptığı açıklamada, normal durumda yıkılan binaların hafriyatında taşınmadan önce kereste, demir ve diğer materyallerin ayıklandığını kaydederek, “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği mevzuatına göre depolanır deniyor. Ancak mevcut acil durum nedeniyle bir an önce hafriyatın kaldırılması gerekiyor. Toplum sağlığının etkilenmesine ya da doğal hayatın bozulmasına yol açılmamalı” ifadelerini kullandı.

“Hafriyatın içeriği insan ve çevre sağlığını etkileyecek nitelikte”

Yıkılan yapıların çimento, kum, yalıtım malzemesi, asbest, boya, ev içindeki her türlü ahşap, giyim, yatak, elektronik malzeme, plastik, metal, mineral gibi materyalleri içerdiğini kaydeden Ortaş, “Yıkılan hastaneler ve fabrikaların içinde çöpe gitmemesi gereken materyaller bulunuyor. Daha da önemlisi tarım bölgesi olması nedeniyle tarımsal ilaç, gübre ve eczane gibi diğer kimyasal temelli maddeler satan birçok işyeri var. Çiftçilerin yıkılan evlerinde mutlaka kimyasal ilaçlar bulunur.

Çok farklı nitelikteki kimyasal ve biyolojik materyali barındıracak olan hafriyatın depolanacağı yerlerin seçimi çok büyük önem teşkil ediyor.” Fiziki hacmi küçültülmüş toz formuna dönüşen yıkıntıların depolanacağı yerlerin kesinlikle tarım alanları ve sulak alanlara yakın yerler olmaması gerektiğine dikkat çeken Ortaş, hafriyatın bırakılacağı yerin jeolojik yapısının önemli olduğunu bildirdi. Ortaş, şunları kaydetti: “Depolama alanının, kesinlikle materyaldeki toksinleri ve zararlıları sızdırmayacak nitelikte olması gerekir.

Yağmur sonrası materyaldeki toksinlerin taban suları tarafından beslenen göl, gölet, ırmak ve derelere karışmayacak şekilde olmalıdır. Hafriyat depolama alanlarının belirlenmesinde bilimsel yöntemler kullanılmalı. Özellikle bölgedeki barajlar, topografya ve jeolojisi mutlaka dikkate alınarak depolama sahaları belirlenmeli. Ayrıca tarım alanları depolama alanı olarak kullanılmamalı. Bu bağlamda konu uzmanı jeologların uygun gördüğü çöp ve hafriyat alanlarına dökülmeli.

Tahmini olarak yıkılan ve yıkılacak binalarla yaklaşık 110 milyon ton hafriyat bekleniyor. ” Binaların çimento kalitesinin düşüklüğünden dolayı beton parçalarının toz haline gelebildiğine ve uzun yaz döneminde kuruyacak hafriyat tozlarının rüzgârlarla bitkilere taşınarak fotosentezi kaldırıp bitki gelişimini engelleyebileceğine dikkat çeken İbrahim Ortaş, “İzolasyon maddelerindeki kimyasallar, zararlı plastik türevleri ve asbest ile hastane, kimyasal ilaç, gübre satış-üretim yerleri ve eczane hafriyatları ayrı yerlerde depolanabilir” dedi.

“Su ve sulak alanlar korunmalı’’

Toksik maddeleri içeren materyallerin endemik doğal hayatın yıkımına sebebiyet verecek alanlara bırakılmasının flora ve hayvan varlığı üzerinde de olumsuz etkilere yol açabileceğine dikkat çeken Ortaş, Adana Ceyhan-Kırmıtlı, Tuzla, Hatay-Samandağ, Hatay Milleyha, Şanlıurfa-Birecik’in Kelaynak kuş cennetleri ile endemik kuşların yaşam alanları olduğunu anımsatarak, Amanos dağlarının birçok endemik bitkinin de ana yurdu olduğunu bildirdi.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.