Yaşanan depremin etkisi ruhsal duygu durumumuzu derinden etkiledi. Depremi yaşayanlar kadar, yaşananlara izleyici olanlar da korku ve kaygı içindeyken nelere dikkat edilmelidir?
Kendimiz ve sevdiklerimizin yaşamını tehdit eden her türlü travmatik durum ruhsal sağlığımızda derin etkiler oluşturur. Deprem gibi büyük felaketlerde bu etkiler daha da derin olabilmektedir.
-Doğrudan travmaya maruz kalan ve sağ kalmayı başarabilen kişilerde,
– Başkalarının başına gelen olayı doğrudan görenlerde,
– Bir aile yakının ya da arkadaşının başına örseleyici olaylar geldiğini duyanlarda,
– Acil yardım ekipleri gibi örseleyici olaylarla yineleyici biçimde karşı karşıya kalanlarda ruhsal problemler gelişebilir.
Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Psikiyatri Bölümünden Doç.Dr.Oya Bozkurt deprem felaketi sonrası maruz kalınan duygu durumlarını değerlendirdi. Deprem travması yaşayan kişilere nasıl davranılması konusunda önerilerde bulundu.
Depremi 1. dereceden yaşayan kişilere gereksiz olumlu telkinlerin ve yası yaşamaya zorlayıcı ifadelerin kullanılmaması gerektiğine dikkat çekti.
Deprem ve sonrasında verilen tepkiler, olayın şiddeti, mağdurların kişilik yapıları, toplumsal değerler ve geçmiş deneyimler nedeniyle farklılıklar gösterir. Benliğimiz travma ile nasıl baş edebileceği konusunda uyumlanmaya yönelik stratejiler geliştirerek sağlığını koruyabilir. Ancak benlik gücünün yetersiz kaldığı durumlarda ruhsal işlev bozuklukları gelişmesi söz konusu olur.
Travma sonrasında neler görülebilir?
– Stres bozukluğu,
– Kaygı bozuklukları,
– Depresyon, uyum bozuklukları,
– Alkol ve madde kullanım bozuklukları,
– Yas reaksiyonu
– Birçok psikiyatrik bozukluk ortaya çıkabilir. Ayrıca var olan psikiyatrik hastalıkların kötüleşmesi de söz konusu olabilir.
Travma sonrası stres bozukluğu tablosunda, travma yaratan asıl olayın sürekli olarak zihinde ve rüyalarda canlanması, travmayı anımsatan uyaranlardan kaçınma, duygusal küntleşme, yaşama yönelik umutsuzluk, uyuyamama, öfke ve huzursuzluk bulgularına rastlanır. Tanı için bu bulguların bir aydan daha uzun süre devam ediyor olması, sosyal yaşam, iş yaşamı ve diğer uğraşılarda ciddi bozulmalara yol açması kriterleri aranır.
Deprem travmasını yaşayan kişinin yaşı, bu deneyime verilen yanıtı etkileyen faktörlerden birisidir. Çocuklarda travmaya verilen tepkiler yetişkinlerden farklıdır. Bunlar arasında, uyku problemleri, kabuslar, ağlayarak uyanma, huzursuzluk, öfke nöbetleri, oyun isteğinin azalması, bebeksi davranışlar, dikkat bozukluğu, yatak ıslatma gibi psikolojik belirtiler gözlemlenebilir.
Deprem travmasına yaklaşım nasıl olmalıdır?
Kişinin duygu ve düşüncelerini rahatça ifade edebilmesi sağlanmalıdır.
Yakınlarından destek alınmalıdır.
Kişi travma ile ilgili konuşmak istemiyorsa zorlanmamalıdır.
Travma sonrası dikkat ve odaklanma sorunları olduğundan araba kullanmak gibi dikkat gerektiren işlerden erken dönemde kaçınmalıdır.
Çay, kahve gibi stresi tetikleyici gıdaları fazla tüketmemelidir.
Psikolojik problemler kişinin kendisinde, kişilerarası ve aile ilişkilerinde, iş ve sosyal yaşantısında bozulmalar yaratıyorsa profesyonel psikiyatrik destek alınması düşünülmelidir.
Deprem felaketini yaşamış ve yakınlarını kaybetmiş kişilere karşı kesinlikle kullanılmaması gereken cümleler:
– Güçlü ol
– Şanslısın bak kurtuldun
– Haline şükret
– Sakin ol
– Keşke şöyle yapmış olsaydın
– Bu senin kaderin
– En azından hayattasın öyle düşün