Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, “1999 sonrası yönetmeliklere uygun, kaçak göçek olmadan yapılmış binaların hiçbiri çökmez, sizi öldürmez, depremde içinden sağ çıkmanıza müsaade eder.” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından İzmir iş dünyasınca başlatılan “İzmir Yardıma Koşuyor” kampanyası çerçevesinde İzmir Ticaret Odası (İZTO), Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Ticaret Borsasının (İTB) ortak meclis toplantıları, İZTO Çok Amaçlı Salonu’nda yapıldı.
Meclis toplantısına konuk olan Prof. Dr. Görür, Türkiye’de halk ve yönetimlerin depremi konuşmak istemediğini, “duymayalım, huzurumuz kaçmasın” diye düşündüğünü savundu.
Bilim gücüyle yönetilen toplumlarda deprem gelmeden önce gerekenlerin yapıldığını dile getiren Görür, Elazığ’da 2020 yılında meydana gelen depremden önce bölgede yaşayanları ve yöneticileri uyardığını kaydetti.
Görür, şöyle devam etti:
Görür, İstanbul’da olacak bir depremin ekonominin çarklarına büyük zarar vereceğini, iş dünyasının da bu depreme hazır olmasının önemli olduğunu kaydetti.
‘Depreme dirençli kentler yapılmalı’
Naci Görür, depremi durduracak güç olmadığına göre yapılması gerekenin bilim ve teknolojinin gücüyle depremin vereceği zararı azaltmak olduğunu vurguladı. Bu yaklaşıma “risk analizi” dediklerini aktaran Görür, “Yapmamız gereken depremde ölmemek, zararı minimize etmek için deprem dirençli kentler yapmak.” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle milyonlarca ton deprem molozu oluştuğunu, bunların bertarafının çevreye zarar vermeden yapılmasının önemine işaret eden Görür, bu atıkların geri dönüşümüyle gelir elde edilebileceğini de kaydetti.
Yer bilimcilerin falcı ya da kahin olmadığını, ülkenin jeolojik yapısına, periyoduna bakarak tahminde bulunduklarını belirten Görür, şöyle konuştu:
Prof. Dr. Görür, tüm deprem olasılıklarına karşın yönetmeliklere uygun yapılan binaların hayat kurtaracağını vurgulayarak, şöyle devam etti:
İş dünyasının yürüttüğü kampanya
Toplantıda konuşan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, 1999 yılındaki depremde yaşanan acıları hatırlatarak, “1999 bizim için dönüm noktası olmalıydı. O yıldan itibaren bir çok akademisyen yaşayabileceğimiz tehlikeleri anlattı. 30 Ekim 2020 İzmir depremi tüm uyarılara rağmen yerimizde saydığımızı gösterirken cumhuriyetimizin 100. yılının ilk günlerindeki depremler gösterdi ki derslerimizi hiç alamamışız.” ifadelerini kullandı.
Alınması gereken tedbirlerin alınmadığını, önceliklerin yanlış belirlendiğini aktaran Özgener, dersler çıkarılması gereken bir felaketle karşı karşıya kalındığını kaydetti. Özgener, bilim insanlarının yeni felaketlerin pek de uzak olmadığını anlattığını dile getirerek, “İki büyük felaket de doğanın ‘artık değişin’ diye bize uyarısı. Bu değişimin sırrı bilimde teknolojide. Bilim en önemli değişmez yol göstericimiz olmak zorunda.” diye konuştu.
Özgener, İzmir’de iş dünyasının depremden 6 Şubat’taki ilk depremden 15 saat sonra başlattığı “İzmir Yardıma Koşuyor” kampanyasında şu ana kadar 43 milyon 422 bin lira nakdi bağış toplandığını söyledi.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar da bölgeyi ziyaret ettiğini belirterek, oradaki en büyük ihtiyacın geçici ve kalıcı barınma evleri olduğunu ifade etti.
Deprem olduğunda yapılması gerekenlerin kurtarmak, yaşatmak, onarmak ve bu insanları normal hayata döndürmek olduğunu kaydeden Yorgancılar, “Şimdi istesek de kurtarma yaşatma imkanımız yok, o dönem bitti. Ama kurtarılanların yaşamasıyla ve onları onarmak ile ilgili yapmamız gerekenler var.” ifadelerini kullandı.
İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ise ekonomik açıdan Türkiye ekonomisinin 10’da birini ifade eden deprem bölgesinin tekstil üretiminin yüzde 40’ı, tarım, gıda ve içecek ihracatının ise yüzde 24’ünü karşıladığına işaret etti, bu sektörlere özel acil ve çözüm üreten önlemlere ihtiyaç duyulduğunu aktardı.
Programın sonunda 3 kurumun yönetim kurulu başkanları, Naci Görür adına 3 depremzede öğrenciye eğitim bursu vereceklerine dair sertifika verdi.