Din İşleri Yüksek Kurulundan “koruyucu aile” açıklaması: Hukuki zemine özen gösterilmeli

Din İşleri Yüksek Kurulu evlat edinmeyle ilgili açıklamaların bazı basın yayın organlarınca çirkin çağrışımlara kapı aralayacak şekilde yorumlandığını bildirdi. Açıklamada, “Çocuğun gerçek ailesi ile arasında olan kan bağıyla ortaya çıkan birçok hukuki sonuç, koruyucu aile ve evlatlık ilişkisinde oluşmaz. Koruyucu aile olunan bir çocuğun bu aile bireylerine mahrem olmaması da bu hükümlerden biridir. Dinimiz açısından dikkat edilmesi gereken tek husus, hukuki zemine özen göstermektir” denildi.

Din İşleri Yüksek Kurulundan “koruyucu aile” açıklaması: Hukuki zemine özen gösterilmeli
REKLAM ALANI
Yayınlama: 18.02.2023
3
A+
A-

Din İşleri Yüksek Kurulu, evlat edinmeyle ilgili sorulara verilen cevapların, bazı basın yayın organlarınca bağlamından kopartılarak çirkin çağrışımlara kapı aralayacak şekilde yorumlandığını bildirdi. Kuruldan yapılan yazılı açıklamada, deprem nedeniyle sıkça sorulduğu için bilgilendirme mahiyetinde halka sunulan ve İslam’ın evlat edinme ya da koruyucu aile olma hususundaki yaklaşımını ifade eden Din İşleri Yüksek Kurulu açıklamasının, bazı kişi ve basın organları tarafından çarpıtıldığı belirtildi.

KUR’AN-I KERİM’DEKİ AYETLER HATIRLATILDI

Her daim iyiliği, yardımlaşmayı ve toplumsal dayanışmayı emreden İslam’ın, ihtiyaç sahiplerine ve kimsesizlere yardıma yönelik son derece teşvik edici hükümler getirdiği vurgulanan açıklamada, özellikle öksüz, yetim ve himayeye muhtaç çocukların korunup gözetilmesiyle ilgili Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayetin olduğu hatırlatıldı. Aynı şekilde onlara duyarsız kalmanın ve kötülük yapmanın çok büyük bir günah olduğu ve Allah katında derin bir azaba sebep olacağının bildirildiği aktarılan açıklamada, İslam Peygamberi Hazreti Muhammed’in de bizzat kimsesiz çocukları himayeye ve onlara yardıma teşvik ettiği vurgulandı.

“BİRÇOK HUKUKİ SONUÇ, KORUYUCU AİLE VE EVLATLIK İLİŞKİSİNDE OLUŞMAZ”

Bir hadis-i şerifte “Yetimlerin bakımını üstlenenlerin, ihtiyaçlarını karşılayanların ahirette kendisine yakın komşu olacağının” müjdelendiği anlatılan açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi:

“Bütün bunlar, Müslümanların bu hususta nasıl bir yaklaşım içerisinde olması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu bağlamda koruyucu aile olmak da elbette son derece değerli ve güzel bir davranıştır. Bununla birlikte İslam, her çocuğun mümkün mertebe kendi öz ailesiyle bağlarının korunmasını ve ailesine nispet edilmesini emreder, anne babası dışında bir kimsenin, her açıdan çocuğu olarak görülmesini doğru bulmaz. (Ahzab Suresi, 33/4) Nitekim, bir çocuğun gerçek ailesi ile arasında var olan kan bağıyla ortaya çıkan birçok hukuki sonuç, koruyucu aile ve evlatlık ilişkisinde oluşmaz. Koruyucu aile olunan bir çocuğun bu aile bireylerine mahrem olmaması da bu hükümlerden biridir. Bu konuda İslam alimleri görüş birliği içerisindedir. Kaldı ki hiç kimsenin, himayesine aldığı çocuğun kendi soy kütüğü ile ilişkisini kesmeye, ona öz ana babasını unutturmaya hakkı da yoktur.”

“DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUS, HUKUKİ ZEMİNE ÖZEN GÖSTERMEKTEİR”

Hazreti Muhammed’i örnek alarak depremzede bir çocuğu sahiplenip ona kol kanat germenin engin bir ahlaki meziyet olduğuna işaret edilen açıklamada, “Dinimiz açısından dikkat edilmesi gereken tek husus, konunun hukuki zeminine özen göstermektir. Mesele bu kadar açık iken konuyu saygısız bir yaklaşımla bağlamından kopartarak çirkin çağrışımlara kapı aralayacak şekilde yorumlamak, iyi niyetle asla bağdaşmayan bir tutumdur. Büyük bir felaketi yaşadığımız, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz ve hep beraber yaralarımızı sarmaya yoğunlaştığımız şu günlerde bu tür yakıştırma ve yaklaşımların kimsenin iyiliğine hizmet etmediği açıktır.” ifadeleri kullanıldı.

Kaynak: AA / Tanju Özkaya – Güncel

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.